Toplum Gazeteciliğe Nasıl Bakıyor?
- İsmail YOLCU
- 15 Mar 2019
- 4 dakikada okunur

Zamanında en saygın mesleklerden biri olan gazetecilik, günümüzde aynı değeri görüyor mu? Gazeteciler topluma doktorlar, öğretmenler, avukatlar kadar güven veriyor mu? Sorular basit gibi görülse de gazetecilik toplum ile bu kadar iç içe iken toplumun, gazeteciliğe ve gazetecilere olan bakış açısı çoğu zaman sorgulanmaz. İşte tam bu noktada biz de toplumdaki gazetecilik algısını öğrenmek üzere farklı meslek gruplarının görüşlerini aldık.
Nasıl bir meslektir gazetecilik? Araştırmacı olacaksın, olayları sonuna kadar kovalayacaksın, asla pes etmeyeceksin, haberi en doğru biçimde vermek için çabalayacaksın, meslek etiğine dikkat edeceksin ve en önemlisi insanların güvenini ve saygısını kazanacaksın. Peki gazeteciler tüm bu kuralları uygulasalar bile bu mesleğe toplum tarafından gerekli değer veriliyor mu? Toplumumuzun gazeteciliğe bakış açısı ne yönde? Bu soruların cevabını almak ve gazeteciliğin toplumdaki algısını çözümlemek üzere Gebze Fatih Devlet Hastanesi’nde görev yapan Op. Dr. Mustafa Anaç (50), Eskişehir Ülkü İlkokulu’nda görev yapan sınıf öğretmeni Yılmaz Çoban (52), Eskişehir’de görev yapan Avukat Duygu Var (35), bir süpermarket sorumlusu Ahmet Aydın (43), Yenibağlar Mahalle Muhtarı Mine Türeli (43) ve Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümü öğrencisi Ömer Faruk Özgür (21) ile görüştük.
Avukat Duygu Var, gazeteciliğe babasının mesleği olmasından dolayı sempati duyduğunu, çok zor bir meslek olduğunu, aynı zamanda gazeteciliğin maceralarla dolu bir meslek olduğunu belirtti. Var, son dönemde gazetecilerin maruz kaldığı durumlardan yola çıkarak, Türkiye’de basın özgürlüğünün kısıtlı olduğunu, özgür yayın yaptığına inandığı gazete ve televizyonların da ne derece doğru ve tarafsız haber yaptıklarını bilemediğini söyledi. Gazetecilerin çoğunluğunun tarafsız ve gerçekleri yansıtan haberler yapmadığını belirten Var, doğruları yazanların da önlerinin başka kulvarlarda kesildiğini söyledi. “Gazetecilerin mesleklerini layıkıyla yaptıklarını düşünüyor musunuz”? sorusu üzerine Var şunları dile getirdi: “Muhabirlerin, sahada olanların görevlerini iyi bir şekilde yaptığını düşünüyorum çünkü çok emek veriyorlar ve çok yoruluyorlar. Fakat içerideki çalışma ortamına dair bir fikrim yok. “Haber nasıl yayınlanır?”, “İçeride nasıl bir sistem vardır?” onu bilmiyorum. Ama sahada olanların özveri ile çalıştıklarına bizzat şahidim”.
“Gazetecilerin mesleklerini kaybetme korkusu yüzünden doğruları söylemediğini düşünüyorum”.
Gazeteciliğin zor ve emek gerektiren bir meslek olduğunu belirten Yenibağlar Mahalle Muhtarı Mine Türeli, herhangi bir gazeteyi takip etmediğini sadece internetten ilgisini çeken haberleri okuduğunu söyledi. Gazetecilerin etik kuralları pek dikkate almadığını belirten Türeli, bu ihlali daha çok ünlüler ile ilgili haberlerde gördüğümüzü, gazetecilerin özel hayatın gizliliği ilkesine uymaları gerektiğinin önemini vurguladı. Türkiye’deki basın özgürlüğü hakkında Türeli: “Basın özgürlüğü kesinlikle yok. İnsanlar duygularını rahatça ifade edemiyor ya da ifade etmeleri engelleniyor. Çoğu gazetecinin bazı şeyleri gizlemek için ve işlerini kaybetme korkusu yüzünden doğruları söyleyemediğini düşünüyorum” diye konuştu.
Günümüzde hiçbir baskıya boyun eğmeden yapılan gazeteciliğin çok anlamlı olduğunu belirten Op. Dr. Mustafa Anaç ise gazeteciliğin zor ve meşakkatli bir iş olduğunu, gazetecilerin bu mesleği toplum için yapmalarının da güzel bir görev olduğunun önemini vurguladı. Aynı zamanda gazeteciliğin çok riskli branşlara sahip bir alan olduğunu belirten Anaç, savaş muhabirlerinin Ortadoğu’da ve farklı coğrafyalarda haber toplamak için canları pahasına görevlerini yerine getirdiklerini ve bundan dolayı gazetecilik mesleğine çok saygı duyduğunu ifade etti. Sözlerine devam eden Anaç, Türkiye’deki basın özgürlüğü hakkında şöyle konuştu: “Basın özgürlüğü konusunda ülkemiz çok geride kalmış durumda çünkü demokrasinin olmadığı, demokratik değerlerin olmadığı bir ülkede basın özgürlüğünden söz etmek zor. Maalesef basın özgür değil. Özgür olmamasının nedeni de siyasi otoritenin baskı yapması diyebiliriz. Türkiye şu an OHAL döneminde ve sıkıyönetim gazetecileri de çok zorluyor. Otorite ne yazmalarını istiyorsa onu yazıyorlar. Şu an birçok gazeteci düşüncelerinden ve otoritenin hoşuna gitmeyecek şeyleri yazdıkları için hapisteler. Zaten bu durum her şeyi açıklar nitelikte”.
“Gazeteciler kendilerini güven içinde hissetmedi ki bize güven versinler”.
“Gazeteciler size güven veriyor mu? Mesleklerini layıkıyla yaptıklarını düşünüyor musunuz?” soruları üzerine Anaç şunları söyledi: “Gazeteciler güven vermiyor, güven vermemeleri kendilerinden kaynaklanmıyor. Türkiye’de mevcut otoritenin baskısı nedeniyle güven vermiyor ve ben gazetecilerin tarafsız olduğuna inanmıyorum. Arada doğruları yazmaya çalışanlar da tam olarak topluma seslerini duyuramıyorlar. Çünkü basında tekelleşme var, çoğu medya grubu iktidar yanlısı. Oysa basın özgür olmalı, hiçbir iktidara boyun eğmemeli, hiçbir kalem satın alınmamalı. Gazeteciler kendilerini güven içinde hissetmedi ki bize güven versinler. Evrensel değerlerin hâkim olduğu hukuk, hakların, demokrasinin geliştiği bir ortam yaratılırsa, yasal çerçevede gazeteci kendisini güvende hissederse görevini layıkıyla yapabilir”.
Günlük yaşamında gazete okumaya fazla zaman ayırmadığını belirten sınıf öğretmeni Yılmaz Çoban, bu durumun sebebinin ise gazetecilerin doğruları yazmamaları ve taraflı olmalarıyla ilişkili olduğunu söyledi. Korkusuzca yazan gazeteci sayısının giderek azalmasından şikâyet eden Çoban, gazetecilerin kamuoyunu yanılttığını ifade etti. Görüşlerini korkusuzca söyleyen gazete ve gazetecilerin oranının %10’u geçmeyeceğini, aslında doğru olanın tam tersi olması gerektiğini, bu sayede toplumdaki yanlışların düzeltilebileceğini vurguladı. Türkiye’deki basının sorununun iktidara göre haber yapmalarının olduğunu, onların güdümüne girdiklerini düşündüğünü belirten Çoban, bu durumun gazetecilere olan güveni zedelediğini, basının özgürce kendi düşüncelerini yazması gerektiğini söyledi.
“Medya toplumu bölücü olmaya değil birleştirici olmaya teşvik etmeli”.
Gazeteciliğin çok özel ve kutsal bir görev olduğunu belirten süpermarket sorumlusu Ahmet Aydın, günümüzdeki gazetecilik anlayışını eleştirdi. Aydın, gazetecilerin tarafsız olmadığını ve gerçekleri yazmadığını vurguladı. Medyanın özellikle siyasi konularda birbirine karşı saldırgan tutumuna vurgu yapan Aydın, bu durumun halkı da olumsuz etkilediğini ve insanların birbirlerine cephe aldığını söyledi. Sözlerine devam eden Aydın, medyanın buradaki görevinin, toplumu bölücü olmaya değil birleştirici olmaya teşvik etmesi gerektiğini belirtti. Türkiye’deki basın özgürlüğü ile ilgili Aydın: “Türkiye’de basın özgürlüğü bana göre yok ama olması gereken bir olgu. Çünkü basın özgür olduğu zaman, ülkemizde ve dünyada olan olayları net ve en doğru şekilde öğreniriz” dedi. Gazetecilerin kendi içlerinde bile tutarlı olmadığına dikkat çeken Aydın, bu durumun toplumda gazetecilere olanı güveni zedelediğini, toplumun hangi gazeteye hangi konuda inanacağını bilemez hale geldiğini belirtti.
“Basın özgürlüğünü, birilerine yaranmak için devlet sırlarını paylaşmak veya terör propagandası yapılmasıyla ilişkilendiremiyorum”.
Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümü öğrencisi Ömer Faruk Özgür, gazeteciliği Türkiye’de yapılması en zor mesleklerden biri olarak gördüğünü, gazetecilerin çoğunluğunun yandaş olduğunu bu yüzden gazete okumaktan zevk almadığını belirtti. Özgür, gazetecilerin tarafsız olurlarsa ve gerçekleri yazarlarsa kitleleri peşinden sürükleyebilecek, toplumu yönlendirebilecek güce sahip olabileceklerini ifade etti. Türkiye’deki basın özgürlüğü hakkında konuşan Özgür şunları söyledi: “Basın özgürlüğünde dünyanın gerisinde olduğumuz bir gerçek. Daha özgür bir ortamda gazeteciliğin gerçekleşmesini isterdim. Sadece basının özgür olmasıyla birlikte gazeteciliğin sorunlarının ortadan kalkacağını düşünmüyorum. Önce bireysel olarak tarafsızlığını kazanmalı gazeteciler. Birilerine yaranmak için devlet sırlarını paylaşmak veya terör propagandası yapılmasını basın özgürlüğüyle ilişkilendiremiyorum”. Özgür, gazetecilerin kendisine güven vermediğini belirterek, özellikle internet haberciliğinde fazla tık almak için yapılan numaraları ve atılan yanıltıcı başlıkları doğru bulmadığını, gazetecilerin amacının bu olmaması gerektiğini söyledi.
Comments