top of page

Medyanın Tüm Renkleri Kampüste

  • Yazarın fotoğrafı: İsmail YOLCU
    İsmail YOLCU
  • 15 Mar 2019
  • 5 dakikada okunur

Anadolu Üniversitesi İletişim Kulübü’nün ses getiren ve ana etkinliklerinden biri olan “CMYK Medya Günleri” bu yıl onuncu kez gerçekleştirildi. 7-8 Nisan tarihlerinde Anadolu Üniversitesi Salon 2016’da yapılan etkinlikte öğrenciler sektörden kişilerin söyleşilerine katılma fırsatı buldu. Etkinliğin ilk konuğu 9 yıldır Kanal D’de muhabir olarak, yaz ekranında da spiker olarak mesleğe devam eden Fulya Soybaş Işık oldu.

İletişim Kulübü tarafından bu yıl onuncusu düzenlenen “CMYK Medya Günleri” 7-8 Nisan tarihlerinde Anadolu Üniversitesi Salon 2016’da gerçekleşti. Etkinlik kapsamında sektörden birçok kişi etkinliğe konuk oldu. Günün ilk konuğu 9 yıldır Kanal D’de muhabir olarak, yaz ekranında da spiker olarak mesleğe devam eden Fulya Soybaş Işık oldu. Işık konuşmasına kendinden bahsederek başladı: “Ege Üniversite mezunuyum, yüksek lisansımı Londra’da gazetecilik üzerine yaptım. Mesleğe Yeni Asır gazetesinde stajyer olarak başladım. İzmir’de yerel televizyonda yaklaşık 3.5-4 yıl çalıştım. Sonra Show TV’de çalıştım, ana akıma geçtim. Reuters’in hem İstanbul hem İzmir bürosunda çalıştım. İngiltere’de yüksek lisansı yaptığım yıllarda mesleğe bir süre ara verdim. Ancak kendim Londra Reuters büro ve BBC’de çalıştım o dönemde. 2008 yılında Türkiye’ye döndüm CNN Türk’te başladım. Mehmet Ali Birand ile çalıştığım dönemde Japonya depremi meslek hayatımda milattır. CNN Türk’ten Kanal D’ye geçişim Birand vasıtasıyla oldu.”

“İyi bir gazeteci her alanda kendini geliştirmeli”

Işık iyi bir gazeteci adayının daima gelişime açık olması gerektiğini belirtti. Bunu kitap okuyarak, film izleyerek, belgesel izleyerek, yakın siyasi tarihi öğrenerek, dil eğitimi alarak, teknik donanım bilgilerini genişleterek yapabileceklerini ifade eden Işık, kanala gelen stajyerlerin siyasi aktörleri tanımamasını eleştirdi. Erbakan’ı, Mesut Yılmaz’ı, Tansu Çiller’i bilmeyen gazeteci bir nesille karşılaştığını söyledi. Gazetecilikte, deneyimin önemini vurgulayan Işık “Bana genelde “Nasıl spiker olabilirim?” diye soruluyor. Bu benim en nefret ettiğim sorulardan biri. Çünkü olay sadece spiker olmak değil bunun altından kendimizi geliştirebilmek bir deneyim yaratabilmek, kendimize alan yaratabilmek gerekiyor. Şu da olabilir diksiyon kursuna giderek iyi bir eğitimle beden dilinizi nasıl kullanacağınızı öğrenirsiniz ve gelirsiniz spiker olursunuz, olabilirsiniz bunun örnekleri de var. Güzel bir kadınsanız, yakışıklı bir erkekseniz kendinizi nasıl pazarlayacağınızı da biliyorsanız çok da zor değil. Ama ekrana çıktığınızda soru sormanız gerektiğinde işte o noktada kalırsınız, aslında soru sormak çok önemli. Biz cevabını bildiğimiz soruları soruyoruz. Bu da demek oluyor ki sorduğunuz soruyu aslında sizin çok iyi bilmeniz gerekiyor. Yani demem şu ki kendinizi her alanda özellikle genel kültür anlamında yakın siyasi tarih, ülke tarihleri anlamında geliştirmeniz lazım.”

Mesleğe başlangıçta yerel medyanın önemini vurgulayan Işık, ulusala adım atmadan önce yerel medyada kazandığınız tecrübenin çok önemli olduğunu söyledi. İzmir’de yerel televizyonda çalıştığı yıllarda bir sürü insanla iletişim içinde olduğunu belirten Işık, sektörde çevre edinmenin yararını meslek hayatında gördüğünü söyledi. Işık, İzmir’de muhabirlik yaptığı yıllarda Fatih Portakal, Şirin Payzın gibi kişilerle habere gittiğini, onlardan kazandığı deneyimlerin meslek hayatına çok olumlu yansıdığını belirtti. Konuşmalarına devam eden Işık şunları söyledi:” Yerel televizyonlarda, gazetelerde bu işe başlamış biriyim. Sakın oraları aşağıda görmeyin, çünkü orada ne öğrendiysem hayatımdaki gerçeklik aynı devam ediyor. Yerelde çalışanlar teknik anlamda iyi olmayabilirler ama çok iyi gazeteciler. Yerelde başlamanın avantajı mesleği öğreniyorsunuz. Bu aslında hangi bölümden mezun olduğunuz ile çok doğru orantılı değil size ne öğrettikleri ile ilgili ya da sizin ne kadarını öğrenebildiğiniz ile ilgili.”

“Gazeteci olmak istiyorsanız zamanınızı, yaşamınızı bu mesleğe adamalısınız”

Işık, gazeteciler olarak bizleri çok zor günler beklediğini, basın sektörünün giderek tekelleştiğini ve burada kendimize yol bulmanın zorlaştığını söyledi. Gazetecilerin haber verme sürecinde birçok şeyden fedakârlık yaptığını belirten Işık şöyle konuştu: “Pazar günü çalışmaya hazır mısınız? Herkesin telaşla kaçtığı bir depremde o psikolojide insanlarla röportaj yapmaya var mısınız? Bayramlarda evde olamama durumu, ailenizden uzakta kalmaya ne kadar katlanabilirsiniz? Yani tüm zorluklara rağmen bu işte var mısınız? İşte bu soruların cevapları aslında sizin gazeteciliğe yaklaşımınızı belirleyebilecek etkenler. O yüzden gerçekten bu mesleği istiyorsanız, zamanınızı, yaşamınızı bu mesleğe adamaya, ona göre karar vermek zorundasınız.” Işık meslekte kendi yaşadığı zorlukları da anlattı. Kendi alanının daha çok dış siyaset olduğunu belirten Işık, Japonya depremi olduğu dönemde 15-20 gün ailesinden uzakta kaldığını, psikolojik olarak zor günler geçirdiğini ama habercilikte bu duyguları sık yaşadığını ifade etti. Işık “Savaş çıkmadan önce Kuzey Irak’ta bulundum. Uzunca bir dönem oradan da röportajlar yaptım. Fransa’daki saldırılarda, patlamalarda haber için oradaydım. Fransa’da Ermeni soykırımı yasa tasarısı için bulundum. Yunanistan’da seçimler, ekonomik kriz gibi haberlere gittim” diye konuştu.

Işık öğrencilerin soruları üzerine kanalda bir günün nasıl geliştiğiyle ilgili şunları söyledi:” Diyelim ki stajyer olarak Kanal D’de çalışmaya başladınız. Karşılaşacağınız ilk manzara şu olacak; sabah 9’da herkes işe gelir.1 saat oturur gazeteleri okur. Gündemde ne olduğuna bakar. Saat 10’da haber müdürü, muhabirler, kameramanlar, asistanlar ile bir haber toplantısı yaparız. Herkes bir haber önerisi söyler. Önerilerin hepsi değerlendirildikten sonra kanala uyacağını düşündüğümüz haberleri belirleriz. Haber müdürü genel müdür ile girdiği toplantı sonucu kimin haberlerinin kabul edildiğini ve gideceğini belirler. 11.30 gibi bizim için geri sayım başlar. Çünkü saat 15.30’a kadar röportaj yapacağın kişiye ulaşmak zorundasın. Randevu alıp soruları hazırlaman gerekir. Bunlar önemli süreçler döndüğünde deşifre için zaman kalmalı çünkü deşifreyi de habere dönüştürmek gerekecek. Açıkçası sistematik bir şekilde geçiyor haber süreci. Günün planlanmasını ne kadar kolaylaştırırsanız sizin için o kadar iyi olur. Israrcı olun, haberden kolayca vazgeçmeyin.”

“Medya gruplarının haber söylemleri birbirinden farklı”

Işık, yerel ve yabancı basında haber yazımlarının, kanalların ideolojisine göre değiştiğini söyledi. Reuters ’da çalıştığı yıllarda yazdığı haber anlayışıyla, ana akıma geçtiğinde kullandığı dilin farklı olduğunu belirten Işık, bu söylemlere göre kişi kendini değiştirmeli dedi. Reuters’in ideolojisinin PKK’lı savaşçılar olduğunu belirten Işık, ana akımda bu söylemin terörist PKK olduğundan bahsetti. Yabancı kurumların bize göre daha profesyonel gazetecilik anlayışını benimsediğini vurgulayan Işık, örneğin Al Jazeera kanalının habere giderken muhabir ve kameraman yanında sesçi gibi teknik donanımlara sahip kişileri de götürdüğünü, çekilen fotoğraf ve görüntülere verilen önemin bizden daha fazla olduğunu söyledi.

Işık, gazeteciliğin kendisinin çocukluk hayali olduğunu belirtti. O zamandan beri hedeflerine ulaşmak için kendi gelişimi adına her şeyi yaptığını belirten Işık, geldiği noktada verdiği çabaların karşılığını almanın mutluluğunu yaşadığını söyledi. Çiğdem Anad’ı kendisine kadın örnek olarak, feminist duruşu sebebiyle idol olarak gördüğünü söyleyen Işık, Şirin Payzın, Can Dündar gibi kişilerin de gazeteci olmaya karar vermesinde büyük rol oynadığının önemini vurguladı.

“Basının kalitesinin artması iletişim öğrencileri ve sektördekilerin iş birliğine bağlı”

Basın sektörünün sorunlarından bahseden Işık, 2 gün önce açıklanan OECD raporunda Türkiye’nin son sıralarda olduğunu, bu raporun her şeyi açıkladığını belirtti. Avrupalı gazetecilerin Türkiye’ye farklı baktığını, tarihimizi bilmediklerini, bizim kadar her şeyin farkında olmadıklarını belirten Işık buna rağmen Türkiye’yi ikinci sınıf bir ülke olarak gördüklerini söyledi. Geçen hafta Alman gazeteci arkadaşını misafir ettiğini ve kendisine sürekli Türkiye’de basın özgürlüğünün olmadığını söylediğini belirten Işık, ben de ona peki “Almanya’da basın özgürlüğü var mı?”, “Siz istediğiniz her şeyi yazabiliyor musunuz? diye sorduğumda cevap veremediğini gördüm diye konuştu. Işık, basın özgürlüğünün yanında sektörde mezun sayısının ve alaylıların sayısının çok fazla olmasının sektörü kalitesizleştirdiğini ifade etti. Sektörde alaylı olup da çok başarılı insanlar olduğunu belirten Işık, amacının alaylıları soyutlamak olmadığını ancak kalitenin artması için de medya patronlarının bir düzenlemeye gitmesi gerektiğini söyledi. Suçu sadece öğrencilere yüklememek gerektiğini belirten Işık, sektördeki kişilerinde gazeteciliği geliştirmek adına bir şeyler yapması gerektiğini ifade etti. Işık, stajyerler olarak kendi gelişimine önem veren kişilerin iyi yerlere gelebileceğini, onlara kılavuzluk edenlerin desteği ile medya sektöründe kaliteyi artırabileceklerini vurguladı.



 
 
 

Comments


  • b-facebook
  • Twitter Round
  • Instagram Black Round
bottom of page